Gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan, tartışmalı bir soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Karar, basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
GÖZALTI ŞOKU VE İDDİALAR
Murat Ağırel ve Timur Soykan, sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesi olarak, Flash Haber TV’nin devri ve satın alma süreciyle ilgili olarak yöneltilen “tehdit” ve “şantaj” suçlamaları gösterildi. Polis ekipleri, gazetecilerin evlerinde arama yaparak bazı dijital materyallere el koydu. Bu ani operasyon, medya dünyasında büyük bir şaşkınlık yarattı ve birçok gazeteci örgütü tarafından kınandı. İddiaların içeriği tam olarak net olmamakla birlikte, soruşturmanın odağında televizyon kanalının el değiştirmesi sırasında yaşanan anlaşmazlıklar olduğu belirtiliyor.
MAHKEME SÜRECİ VE SERBEST KALMA
Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen Ağırel ve Soykan, savcılık ifadesi alınmadan tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderildi. Hakimlik, dosyadaki mevcut delil durumunu ve şüphelilerin savunmalarını dikkate alarak tutuklama talebini reddetti. Ancak, gazetecilerin yurt dışına çıkışlarını yasakladı ve haftada üç gün karakola giderek imza atmaları şartını getirdi. Bu karar, her ne kadar tutuklama olmaması nedeniyle bir rahatlama yaratsa da, adli kontrol şartlarının gazetecilik faaliyetlerini kısıtlayıcı nitelikte olduğu eleştirileri de beraberinde geldi.
SOYKAN’DAN AĞIR ELEŞTİRİ: “GAZETECİLİK SUÇ MU?”
Tahliye olduktan sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Timur Soykan, suçlamaların asılsız olduğunu ve gazeteciliğin kriminalize edilmeye çalışıldığını savundu. Soykan, “Yasa dışı bahis baronları banka ve televizyon satın alabiliyor ama bunu haber yapmak suç sayılıyor. Bu akıl alır gibi değil!” şeklinde konuştu. Gazeteciliğin kamuoyunu bilgilendirme görevinin engellenmeye çalışıldığını belirten Soykan, baskılara rağmen gerçekleri yazmaya devam edeceklerini vurguladı.
AĞIREL: “PES ETMEYECEĞİZ”
Murat Ağırel ise, kendisine yöneltilen suçlamaların kaynağının, yasa dışı bahis ve kara para aklama iddialarıyla gündeme gelen bir kişiyle yaptığı röportaj olduğunu açıkladı. Ağırel, röportajın etik kurallar çerçevesinde yapıldığını ve dosyada herhangi bir somut delil bulunmadığını savundu. “Gazetecilik suç değildir. Bu ülkenin çocuklarını zehirleyenleri yazmaya devam edeceğiz” diyen Ağırel, baskılara boyun eğmeyeceklerini ve halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceklerini dile getirdi.
BASIN ÖRGÜTLERİNDEN TEPKİ YAĞDI
Gazetecilerin gözaltına alınması ve ardından gelen adli kontrol kararları, birçok basın örgütü tarafından sert bir dille eleştirildi. Örgütler, yapılan uygulamaların basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu ve gazetecilerin susturulmaya çalışıldığını savundu. Uluslararası basın kuruluşları da olaya dikkat çekerek Türkiye’deki basın özgürlüğü konusundaki endişelerini dile getirdi. Kamuoyunda da büyük yankı uyandıran olay, sosyal medyada geniş bir şekilde tartışıldı. Birçok kişi, gazetecilere destek mesajları yayınlayarak adli kontrol kararlarının kaldırılmasını talep etti.
