Amerikan demokrasisi, eşi benzeri görülmemiş bir sınavdan geçiyor. Kurumlar sarsılıyor, anayasal değerler tartışma konusu oluyor. Başkan Trump’ın ikinci dönemi, ülke ve dünya için belirsizliklerle dolu bir dönemin başlangıcı olabilir.
HARVARD’A SALDIRI: AKADEMİSYENLER HEDEFTE
Trump’ın Harvard Üniversitesi ile yaşadığı gerilim, bilim ve özgür düşünceye karşı açık bir saldırı olarak değerlendiriliyor. Federal fonları kesme tehdidi, sadece bir üniversiteye değil, Amerikan entelektüel birikimine yönelik bir tehdit olarak algılanıyor. Bu durum, başkanın kendi yönetiminin temellerini dinamitlemesi olarak yorumlanıyor.
“KURTULUŞ GÜNÜ” ALDATMACASI: EKONOMİK SAVAŞ MI, TUZAK MI?
“Liberation Day” (Kurtuluş Günü) söylemi, Trump’ın ithalat karşıtı politikalarının bir maskesi olarak görülüyor. Gümrük duvarlarının yükselmesi, dünya pazarlarının daralması ve Amerikalı tüketicinin cebinin boşalması, bu politikanın gerçek sonuçları olarak değerlendiriliyor. “Savaş barıştır” söylemi gibi, “Kurtuluş Günü” de gerçeklerin çarpıtılması olarak yorumlanıyor.
GÖÇMEN KRİZİ: İNSANLIK DEĞERLERİ AYAKLAR ALTINDA
Venezuelalı göçmenlere yönelik sınır dışı planları, Trump’ın “bize benzeyenler” ve “bize benzemeyenler” ayrımına dayalı politikalarının bir örneği olarak görülüyor. Yüksek Mahkeme engeline rağmen, bu tür politikalar, Amerika’nın çeşitliliği ve hoşgörüsü ile çelişiyor. Amerika’nın gücü, farklılıkları bir arada yaşatabilme yeteneğinden geliyordu; ancak bu yetenek, Trump’ın politikalarıyla her geçen gün daha da zayıflıyor.
HALKIN SESİ: SOKAKLARDA YANKILANAN ÖFKE
19 Nisan’da sokağa çıkan binlerce insan, sadece sosyal güvenlik kesintilerine, ticaret savaşlarına veya göçmen politikalarına değil, aynı zamanda temsil edilmediklerine, susturulduklarına ve küçümsendiklerine dair bir mesaj veriyor. Trump’ın bu gerçeği göz ardı etmesi, halkın sabrının taştığının bir işareti olarak değerlendiriliyor.
DEVLET BİR ŞİRKET DEĞİLDİR: DEĞERLER YOK SAYILIYOR
Trump’ın devleti bir ticarethane gibi yönetme anlayışı, Amerika’nın temel değerleriyle çelişiyor. Akademi, düşman olarak görülmemesi gereken bir bilgi kaynağıdır. Göçmenler, sayıları azaltılması gereken bir yük değil, insanlık sınavıdır. Trump’ın bu değerleri göz ardı etmesi, onu tarihte unutulmaz bir figür yapmaktan ziyade, bir fırtına gibi geçip gitmesine neden olabilir.
TARİHİN HANGİ SAYFASINA YAZILACAK?
Başkan olmak, sadece seçilmekle başlamaz; aynı zamanda devletin yükünü omuzlamakla anlam kazanır. Ancak şu anda Amerika, omuzda taşınmıyor, adeta bir sırt çantasına dönüştürülmüş ve sağa sola savruluyor. Bu gidişatla, Amerikan halkı için bir “Kurtuluş Günü” daha yaşanabilir; bu sefer Trump’ın politikalarından kurtuluş için.